Türkiye’de herkes, seçimden
sonra, iğneden ipliğe her şeye zam geleceğini bilir, kimse şaşırmaz. Bu durum,
Türkiye’deki ekonomik ortamın siyasetten ne kadar etkilendiğinin de bir
göstergesidir aslında. Elektrik de, tıpkı diğer birçok ürün gibi, bu zam
fırtınasından nasibini alır. 24 Haziran İstanbul yenileme seçimlerinden hemen
üç gün sonra, elektriğe %15 zam gelmesiyle oluşan tartışmalar, beni, elektrik
fiyatının seçimlerle olan ilişkisini tekrar düşünmeye sevk etti. Yaptığım hesaplara
göre, Türkiye’deki herhangi bir seçimden önceki iki ay içinde elektriğe zam
gelme ihtimali %0 iken, seçimden sonraki iki ay içinde elektriğe zam gelme
ihtimali %40! Oranların bu kadar farklı çıkması, elektrik fiyatında siyasi
etkiler olabileceğini düşündürtür nitelikte.
Türkiye, 2002 seçimlerinin
yarattığı uzun istikrar döneminden ve dönem boyunca hüküm süren uygun küresel
ekonomik şartlardan yararlanarak, elektrik piyasasını serbestleştirmede büyük
ölçüde başarılı oldu. Dağıtım ve tedarik segmentleri tamamen, üretim segmenti
ise büyük ölçüde özel sektöre devredildi. İdeal şartlar altında, artık elektrik
fiyatının, hükümetin müdahalesi olmadan, piyasa koşullarınca belirlenmesi
gerekirdi; ama bu, çeşitli sebeplerle bir türlü mümkün olamadı. Elektrik
fiyatını hala hükümetin belirleme ihtiyacı duymasının sebebi ise, elektriğin aslında
siyasi bir meta olması.
Elektrik talebinin fiyat
esnekliğinin düşük olması, hanehalkının elektrik faturasının her zamla artmasına
sebep olmakta. Kabaran elektrik faturalarının seçmenlerde yarattığı
hoşnutsuzluk ise, hükümetler açısından sorun teşkil etmekte. Tam da bu yüzden,
Türkiye’de, “elektriğe zam yok” açıklamalarını enerji ve tabii kaynaklar
bakanları yaparken, elektriğe gelen zamlar, “EPDK kurul kararı” olarak basına
yansır. Ancak, Türkiye’deki seçimler ve elektrik fiyatındaki değişimler
zamansal bir çerçevede değerlendirildiğinde, ortaya ilginç bir tablo çıkmakta.
Seçmenlerin sandığa gittiği tüm
seçimler değerlendirildiğinde, 3 Kasım 2002 seçimlerinden beri, altı genel
seçim, beş yerel seçim, üç halkoylaması ve iki cumhurbaşkanlığı seçimi olmak
üzere, farklı zamanlarda toplam 15 ‘seçim’ yapılmış. İlgili bütün seçimler
Şekil 1’de gösterilmekte. 2002 sonundan beri geçen 200 ayda, her 12,5 ayda bir,
yani neredeyse her yıl bir seçim yapılmış. 2015 Haziranından bu yana ise, seçim
sıklığı daha da artmış, ortalama her sekiz ayda bir seçim yapılmış.
Yıl, Ay
|
Seçim Türü
|
2002,
Kasım
|
Genel Seçim
|
2004,
Mart
|
Yerel Seçim
|
2007,
Temmuz
|
Genel Seçim
|
2007,
Ekim
|
Halkoylaması
|
2009,
Mart
|
Yerel Seçim
|
2010,
Eylül
|
Halkoylaması
|
2011,
Haziran
|
Genel Seçim
|
2014,
Mart
|
Yerel Seçim
|
2014,
Ağustos
|
Cumhurbaşkanlığı
Seçimi
|
2015,
Haziran
|
Genel Seçim
|
2015,
Kasım
|
Genel Seçim
|
2017,
Nisan
|
Halkoylaması
|
2018,
Haziran
|
Genel Seçim
|
Cumhurbaşkanlığı
Seçimi
|
|
2019,
Mart
|
Yerel Seçim
|
2019,
Haziran
|
İstanbul Yerel Seçimi
|
Şekil 1. 3 Kasım 2002’den Sonra Yapılan
Seçimler
Bu seçimler, elektrik fiyatıyla
mukayese edildiğinde, seçimler ve elektrik fiyatı arasındaki ilişki açıkça görünür
hale gelmekte. Elektrik fiyatı olarak, seçmenleri daha iyi temsil ettiği için hanehalkını
etkileyen tarife, yani tek terimli alçak gerilim mesken tarifesi kullanıldı. Şekil
2’de göze çarpan ilk şey, seçimlerden önce elektrik fiyatının genelde düz bir
çizgi şeklinde seyrettiği, ama seçimden kısa bir süre sonra elektriğe zam
geldiği.
Şekil 2. Seçimler – Elektrik Fiyatı
Grafiği
Örneğin, 2007 sonundaki
halkoylamasından kısa bir süre sonra, 62 aydır zam gelmeyen, hatta bu süreçte
iki kez indirim dahi yapılan elektriğe, hemen 2008 yılbaşında zam gelmiş.
Ardından, seçimsiz geçen iki yıl boyunca elektriğe peş peşe zamlar yapılmış ve
2011 genel seçiminden önce, 18 ay boyunca fiyat hiç artmamış. Fakat bu seçimden
sonraki seçimsiz geçen üç yıl boyunca yine zamlar rahatça yapılmış. 2014
cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, 23 ay boyunca, çok küçük artışlar dışında
fiyat büyük ölçüde aynı kalmış. Ama seçimden sonra, elektrik fiyatı yine
artmış.
Benzer örnekler günümüze kadar
birçok kez tekrar etmiş. Özellikle 2015’ten itibaren, siyasetteki sıkışmaya
paralel olarak, elektrik zamları ya seçimden çok önce yapılmış, ya da kısa süre
sonra. Oransal olarak, aylar bazında kaba bir hesap yapıldığında ise,
seçimlerden önce ve sonra elektriğe zam gelme ihtimali arasında anlamlı bir
fark oluşmakta. Türkiye’deki herhangi bir seçimden bir veya iki ay önce
elektriğe zam gelme ihtimali %0, 3 ay önce zam gelme ihtimali %20 iken,
seçimden bir, iki ve üç ay sonra elektriğe zam gelme ihtimalleri sırasıyla %20,
%40 ve yaklaşık %50 (Şekil 3). Bunlara ek olarak, son 20 yıllık örneklemin
gösterdiği diğer bir gerçek de, seçimlerden önceki üç ay içinde elektrik
fiyatında indirim yapılması ihtimalinin %20 olduğu.
Önce
|
Sonra
|
|
1 Ay
|
0
|
20
|
2 Ay
|
0
|
40
|
3 Ay
|
20
|
50
|
Şekil 3. Seçimlerden Önce / Sonra
Elektriğe Zam Gelme Oranları (%)
Örneklemin kısıtlı,
hesaplama yönteminin indirgemeci olduğu bu tür bir hesap, elbette, detaylı bir
sonuç veremez. Üstelik, Türkiye gibi siyasi ve ekonomik olarak hareketli bir
ülkede, zam yapılmasının muhtemel siyasi faydalarının, yapılmamasının muhtemel
siyasi faydalarından daha az olduğu bazı durumlar bile yaşanabilir. Ancak yine
de bu resim, seçimler ve elektrik fiyatı arasındaki ilişkiyi net bir şekilde
göstermeye kafi. Sırf elektrik fiyatının seçimlerle olan ilişkisine bakarak
dahi yapılabilecek bir başka yorum ise, elektrik piyasası serbestleşmesinin,
bir fırsat penceresine olan acil ihtiyacı.
ASLI İÇİN: Enerji Panorama
Harika bir analiz Serhan bey. Başarılarınızın devamını dilerim :)
YanıtlaSil